Nefes mi ? Buğday Mı ?


Filmde rasyonel bilginin tanrısallaştırıldığı ve insanlığın içinde bulunduğu kaosu yalnız teknolojinin çözeceğine mutlak bir inancın belirginleştiği ortamda bu duruma itiraz edenin yine bir bilim adamını olması güzel bir çıkış noktası olmuş. Cemil Akman’ın peşinden gelen profesöre “Hala kanıt mı arıyorsunuz?” cevabı aslında Kaplanoğlu’nun bize anlatmak istediği hakikati simgeliyor. Filmde gerçeğin peşine düşen meraklı profesörün yolculuğu tasavvufi sembollerle de desteklenmiş. Tara’nın filmin hemen başında Erol Erin karakterine “Nefes mi, Buğday mı?” diye sorması Hacı Bektaş-ı Veli’nin Yunus Emre’ye “Buğday mı istersin himmet mi?” sorusunun bir nevi modern versiyonudur. İçsel arınmasını henüz tamamlamamış profesör de tıpkı Yunus Emre gibi soruya “Buğday” cevabını veriyor. Cemil Akman’ın Buğdayın içeriğinde her şeyi ayıran ve birleştiren bir “Elif” çizgisinin olduğunu söylemesi seyirciye kibrin de insanın içinde çok ince bir çizgide durduğunu hatırlatıyor. Yine profesörün Cemil Akman’ı bulmak için ölü topraklara geçeceği duvardan hemen önce üzerindeki tüm fazlalıkları terk etmesi, Cemil Akman’ın profesöre vahdeti vücudun bir parçası olduğunu anladığını söylemesi tasavvufi sembolizmden bazıları.


Bilgi sonsuzdur. Sonsuz bilginin kaynağı, rasyonalistlerin düşündüğü gibi sınırları tayin edilmiş akıl, empiristlerin dayanağı deney ya da başka bir şey olamaz. Bu nedenle bilimsel bulunmadığı gerekçesiyle yok farz edilen, daha doğrusu modern bilimin yasalarınca kabul görmeyen bilgi doğruluk değerinden mahrum değildir. Filmde, tezleri bilimsel bulunmayan fakat gerçekte sonsuz bilgi kaynağıyla irtibatını “sıradan” insanlardan daha ileri düzeye taşıyan karakterle bütünleşen ifadeler bilgi kaynağı olarak vahyi işaret ediyor.
Asit yağmurları, mutasyona uğramış canlılar, kendiliğinden tutuşan sentetik tohumlar… Her biri doğasının dışına taşınmış tabiat olayları olarak kendilerinden sakınma imkanını da ortadan kaldırmış durumdalar. Filmin ana fikriyle çelişen belki de tek sahne bu sığınak arayışında ortaya çıkıyor. Artık kendisinden hiçbir fayda umulamayacak modern bir araç olan otobüsün hurdaya dönüşmüş haliyle insanı asit yağmurundan koruma işlevi görmesi filmin hakim mantığıyla tezat içinde. Bu metaforla sunulmak istenen düşünce ne olursa olsun, otobüs hurdasının gördüğü koruyucu işlevin gerisinde kalacaktır.
Son olarak: Bilginin kaynağına ve bilgiye erişim yolunda tatbik edilmesi gereken metotlara kadar işaretler içeren bu film metafiziği kavramaya çalışanlara yeni açılımlar sunma amacı güdüyor. Tabiatüstü gücün dışında hiçbir müdahalenin beklenilen sonucu veremeyeceğinin altını çizen Buğday, izleyen her insanın idrakine, tabiatta aksesuar hükmünde hiçbir şeyin bulunmadığı, yeryüzünde fazlalık aranılacaksa tabiatla bağlarını yok hükmüne indirgemiş insana bakmanın yeterli olacağı fikrini kazıyacaktır.
Hepimiz bir rüyadayız, ölünce uyanacağız.

Filmin Fragmanını Linke Tıklayıp İzleybilrsiniz https://www.youtube.com/watch?v=XdcoTpwhQeo
Buğday

Buğday Filmi
Buğday / Grain 

Buğday Filmi




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünya hiçbir şey hissetmeyenlere aittir.

UNESCO Dünya Mirası Yedikule Bostanları

Ege'nin İncisi Fethiye